Linkedin Nedir?

İÇİNDEKİLER

İşsizlik oranının üzücü seviyelerde seyrettiği ve bir o kadar ilginç bir şekilde çalışanların da işlerinden memnuniyetsiz olduğu bir dönemdeyiz. İşsizliğe rağmen iş bulabilmenin mutluluğundan çok mevcut işteki mutsuzluk daha revaçta. Hal böyle olunca iş var diye sevinilsin mi yoksa iş beğenmeyip söylenmeye devam mı edilsin, biraz karışık duygular. İş başvuruları yapmak için pek çok platform var. Artık bazılarını neredeyse sosyal medya gibi aktif kullanıyoruz iş bulabilme umuduyla. Bu platformlardan biri de Linkedin. Linkedin (linktin okunur), iş başvurusu yapmak, tekliflere açık olduğunu belirtmek, sektörünüzden ya da sektör dışındaki insanlardan haberler almak ve onlarla bağlantı kurmak için kullanılan bir ağdır. Linkedin ağı sayesinde çalıştığınız ya da yeni girmek istediğiniz sektördeki tüm çalışanları ya da bağlantıları takip edebilme imkânınız var. Aynı zamanda CV’nizi yayınlayabilir, profilime bakanlar özelliği ile sayfanızı görüntüleyenleri görebilirsiniz. Ayrıca profilinizin görüntülenme grafiğine de erişme imkânınız var.

Linkedin ne işe yarar?

Her sosyal medya ağının kendine has özellikleri var. Linkedin, iş bağlantılarınızı güçlendirmek için kullanılır. İş dünyasındaki kişilerin diğer kişilerle iletişim kurmasını ve bilgi alışverişi yapmasını amaçlar. İnsanlara yeni fırsatlar bulup paylaşma konusunda yardımcı olur, bu özelliği ile dünyanın en büyük profesyonel ağıdır desek yanılmış olmayız.

Linkedin nasıl kullanılır?

Linkedin’in amaçlarından biri kariyerinizi yönetmek aslında. Profesyonel profilinizi oluşturdukça, iş deneyimlerinizi, ilgi alanlarınızı girdikçe diğer kişilerin size ulaşması daha kolay olacaktır. Linkedin hesabınızı bir anlamda sosyal medya hesabi ile yakın mantıkta kullanabilirsiniz. Örneğin “beğen”, yorum yap”, “takip et” gibi özellikler ile sektörünüzde olup bitene hâkim olabilirsiniz. Yanı sıra paylaşımda da bulunabilirsiniz. İş arayışınızın aktif olarak bulunduğunu, hangi alanlarda çalışmak istediğinizi ya da bir olay karşısındaki görüşünüzü kelime sayısı sınırı olmadan paylaşabilirsiniz. Hesabınızda makale, fotoğraf, video ya da fikir de paylaşabilirsiniz elbette. Bu paylaşımlarınız ana sayfaya düşer ve bağlantılarınız görebilir. Linkedin’e üye olmak için ilk ihtiyacınız olan şey e-posta adresidir. www.linkedin.com adresine giriş yaptıktan sonra “yeni üye girişi” seçeneğini kullanarak kayıt olabilirsiniz. Adımları takip ederek profil oluşturabilir, CV’nizi tamamlayabilir ve beraberinde takip etmek istediğiniz kişileri ya da platformları takip edebilirsiniz. Bu arada girdiğiniz profilde “Bağlantı kur” yazar sekmeyi tıkladığınızda, o kişiyi profesyonel ağınıza eklemiş olursunuz. Şunu unutmayın, görüntülediğiniz her profile onu görüntülediğinize dair bir bildirim gidecektir. Yani diyeceğimiz şu ki Linkedin’de pek gizli saklı yoktur, herkes herkesin profilini görüntüleyebilir ve bu bildirimler kişilere iletilebilir. Rahatsız olduğunu profiller için engelleme seçeneği de vardır. İsterseniz iletişim kurmak istemediğiniz kişileri engelleyebilirsiniz.

Linkedin ücretli midir?

Linkedin ücretli ve ücretsiz üyelik olarak iki bölüme ayrılır. Ücretsiz bölümde, uygulamaların birçoğundan yararlanabilirsiniz. Belirli kısıtlamalar vardır tabi, örneğin eğer çok sayıda görüntüleme yapmak istiyorsanız ücretli hesaba geçmeniz gerekir. Ücretli hesapta tanımlamış olduğunuz profile kimlerin baktığını ve diğer hesapları daha fazla görüntüleyebilirsiniz. Ücretsizde bazı kısıtlamalar vardır bu konuyla alakalı. Bu arada Linkedin’de 500 + (artı) demek 500’den fazla bağlantıya sahip demektir.

1575036142_images.png

Etkili bir Linkedin sayfası nasıl olur?

Linkedin iş bağlantılarınız için önemli bir kaynak, bu kaynağı verimli kullanabilmek için de bazı ipuçlarına ihtiyaç var. Bunlardan birkaçını şöyle sıralayabiliriz.

Profesyonel profil fotoğrafı kullanın

Sizin hakkınızda bilgi veren ilk şey profil fotoğrafınızdır. Oraya günlük hayatınızda, bir eğlence yerinde, tatilde vs. çektirdiğiniz fotoğrafları koymanız profesyonel bir yaklaşım olmayacaktır. Bu nedenle daha ciddi ve sade profil fotoğrafları çekmeye gayret edin. Kameraya bakan, hafif gülümseyen ve uygun bir kıyafetle çekilmiş fotoğraflar tercih edilir.

Anahtar kelimelerinizi doğru kullanın

Öncelikle hangi anahtar kelimede görüntülenmek istediğinizi belirleyin. Bu anahtar kelimeler mesleğinizi, hobilerinizi, yeteneklerinizi ve sizi tanımlayan metnin içinde yer almalıdır. Hedef kitlenize ulaşmak için doğru anahtar kelime seçimi ilk adımdır diyebiliriz.

Linkedin gruplarına katılın

Bireysel olarak bir noktaya kadar ilerleyebilir ve dikkat çekebilirsiniz. Ancak gruplara katılmak profilinizin çok daha fazla kişi tarafından görüntülenmesini sağlar. Kendinizi tanıtmanın en iyi yollarından biri yine bu gruplardır. Gruplara üye olarak etkili iletişim için güzel bir kanal açmış olursunuz.

Mention özelliğini hafife almayın

Diğer sosyal medyalarda olduğu gibi etiketleme özelliği Linkedin’de de bulunuyor. Bir paylaşım yaparken ilgili kişi ya da kurumu etiketleyerek hedefinizi dolaylı değil doğrudan göstermiş olursunuz. Bu özellik sayesinde profilinizin dikkat çekmesi daha fazla olacaktır.

Aktif olun

En az diğer sosyal medya kanalları gibi Linkedin’de de aktif üye olmak önemlidir. Aktif olup sürekli bağlantı kurabilir, gruplara katılabilir ve varlığınızı hissettirebilirsiniz. Ayda yılda bir girdiğiniz Linkedin hesabınızdan büyük beklentileriniz olmasın, her an canlı olmak ve tabiri caizse ortamı “koklamak” size daima iyi dönüşler getirir. Özetle yaşayan bir Linkedin hesabınızın olması önemlidir.

Ve sağlam bir özgeçmiş özeti…

Aslında tüm bu konuştuklarımız sağlam bir özgeçmişiniz olmadan etkili olmayacaktır. Kendinizi bağlantılarınıza anlattığınız bu bölüm sizin ana konunuz olmalı. Bu bölümde kendinizi egodan uzak, doğru, yalın ve imla hatasız bir şekilde tanıtın. Özgeçmiş özetiniz sizin ikinci CV’nizdir çünkü. “Ben” dilinden uzak durun, bu dil sizi “ben odaklı” bir izlenime bürüyebilir dolayısıyla da ego devreye girebilir. Anlatımda sade olun ancak kendinizi anlatacak iddialı cümleleri de ihmal etmeyin. Amaçlarınızı, beklentilerinizi ve bugüne kadar neler yaptığınızı “Less is more” (az, çoktur) felsefesi ile yalın ancak etkileyici bir dil ile ele alın…


Büşra Özgüç
Büşra Özgüç
×
Mobil Sürümünü görüntüle
loader yükleniyor...